Quantcast
Channel: Okan Barlas » kitap
Viewing all articles
Browse latest Browse all 2

Alışkanlıkların Gücü

$
0
0

Alışkanlıkların Gücü

 

İlk olarak en yakınımdaki kitap canavarı ile başlıyoruz. Eşim yazmayı çok isterdim ama şimdilik başına müstakbel kelimesini eklemek durumundayım. Çünkü bendeniz teklifini etmiş olup, kendileriyle ortak bir gelecek konusunda mutabık kalmış durumdayız ;)

Figen

Figen Özer, bizim sektörün dışında, çünkü 2005 yılından itibaren enerji sektöründe çalışmakta. www.figenozer.com üzerinden de gerek sektörel gerekse başta kitaplar olmak üzere hayata dair paylaşımlarına devam ediyor.

Kendisini tanıdığım ilk günden beri hayatının yoğun temposuna inat düzenli olarak okur. Hem de okuduğu kitabı tadı damağımda kaldı gibi ilginç ifadelerle tanımlar. Açıkcası ben, kitap okurken de kahvesini içerken aldığı keyfi aldığını düşünüyorum.

Kasım ayında Charles Duhigg’in Alışkanlıkların Gücü kitabını okudu. Kitap tercihlerine çok güvenirim.

Madem ısrarla tavsiye ediyorsun, peki ben bu kitabı neden okumalıyım diye sordum. İşte cevabı:

“Alışkanlıkların Gücü kitabı gerçekten dikkatle ve üzerine düşünülerek okunması gereken bir kitap. Yarattığı farkındalıktan oldukça memnun kalacaksınız.

Kitabın yazarı Charles Duhigg, iyi bir eğitim geçmişi olan, NY Times’ ın Ekonomi bölümünde çalışan bir gazeteci. 2004 yılında bir gün işi gereği Bağdat’a gidiyor ve Kufa bölgesinde tanıştığı bir Subay sayesinde, alışkanlık konusunu daha derin inceleme kararı alıyor. Zira, bu subay, şehirde çıkan arbadelerin video kasetlerini inceleyerek, insanların paternlerini yani ortak davranış alışkanlıklarını keşfediyor. Bu doğrultuda, çok basit bir müdehalede bulunarak olayların büyümesini önleyebiliyor. Bütün kariyerini alışkanlık oluşturma psikolojisi üzerine ustalaşmaya çalışarak geçiren bu Subay’ın mesajı dikkat çekici: Alışkanlıkları doğru oluşturabilirsen yapamayacağın şey yoktur.

Kitap 3 bölümden oluşuyor. İlk bölümde bireylerin yaşamlarında alışkanlıkların nasıl doğduğunu görüyoruz. Bilimsel verilerle, bu konuyla ilintili olarak, beynimizin mucizesini daha detaylı olarak bir kez daha hatırlıyoruz.
İşaret-rutin-ödül döngüsünün yani alışkanlık döngüsünün ne ifade ettiğini anlıyoruz. Peki alışkanlıklar nasıl oluşturulur ve eskilerinin yerine yenisi nasıl konur? İşte bu çerçevede, bu detayı yakalamış ve bunun üzerine gitmiş, başarılı olmuş reklam kampanyaları, pazarlama stratejileri hatta bir antrenörün nasıl yeni bir oyun stili yarattığını okuyoruz bu bölümde. Özellikle müşterilerin alışkanlık dürtülerinden yararlanarak oluşturulan stratejilerin başarısı dikkat çekici.

İkinci kısımda, başarılı şirketlerin alışkanlıkları çerçevesinde, ilginç vakalar var. Starbucks kültürünün temelinde iradeyi güçlendiren alışkanları aşılamanın olduğuna, üst düzey bir yöneticinin sadece kilit taşı alışkanlık değiştirerek, zor durumda olan alüminyum üretim fabrikasını nasıl çok iyi noktalara taşıdığına, ilginç anektodlarla tanıklık edeceğiz. Diğer yandan da, organizasyonlarda, doğal olarak oluşan bazı alışkanlıkların da, nasıl bir felakete sürükleyebileceğini, bir hastane vakası ile görüyoruz. Bu bölüm, özellikle rutinleri yazılı hale getirmenin önemini çok güzel aktarıyor.

Son bölüm ise toplumsal alışkanlıklara odaklı. Toplum içinde çıkan bir isyana dair her birimizin bir yorumu olabilir ama hiç alışkanlık döngüsü çerçevesinde değerlendirmemiş olmalısınız. İşte bu bölüm de, okuyucuya başka bir bakış açısı kazandırıyor.

Bir sonraki bölüm ise, alışkanlıkların nörolojisinden bahsediyor. Kumar bağımlılığının arka planını, yani bağımlı bir bireyin zihnine giriyoruz adeta.

Kitabın içeriği böyle, ama her bölümün ortak argümanı: alışkanlıklarımızın farkında olur isek, onları kontrol edebiliriz.

Aslında kendi blogum da dahil olmak üzere, genelde kitap içeriğinden bahsetmem. Asıl mühim olan nasıl bir tat bıraktığı ve nasıl bir farkındalık yarattığıdır.

Alışkanlıkların Gücü

Bu kitabı çok beğenmemim nedeni, en başta bilimsel verilere dayanması. Herkesin gerek kişisel ve kurumsal rutinleri var. Ve bu kitap ile adeta nörobilimcilerin labaratuvarına girip yapılan incelemelere tanık oluyoruz. Hayatın içinden birçok vakayı, bu bakış açısı ile incelemiş oluyoruz. Kurumsal alışkanlıkların nasıl kontrol altına alınacağından bahseden satırlar ile, ürün/hizmet pazarlayan şirketlerin bu ürün/hizmeti tüketicinin bir alışkanlığı haline getirmek için uyguladıkları stratejilerden bahseden satırlar özel bir dikkati hak ediyor. Yanı sıra, gerek sosyal hayatınızda, gerek iş hayatınızda insan ilişkilerinize dair farklı bir bakış açısı kazandıracak bir kitap olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Her bilgi, bir cevap olduğu kadar yeni bir sorunun nedenidir ya hani, ki bilgiyi çok sorgulayan zihinler beni anlar.
İşte okurken kitabın akışı bu açıdan da ayrı bir keyif veriyor.

Son olarak altını çizdiğim satırlardan bir kısmını aktarmak istiyorum.

“Böyle diyordum askerlerime hep. Alışkanlıkları doğru oluşturabilirsen yapamayacağın şey yoktur.”

“Alışkanlıkların altında yatan bilinçaltı mekanizmaları, mantıklı düşüncenin ürünleriymiş gibi gözüken, ama aslında çoğumuzun hemen hiç tanımadığı ya da anlamadığı dürtülerden doğan sayısız seçime etkide bulunuyordu.”

“Ürünün rafa çıkmasından birkaç sene sonra “şahsen Pepsodent’den bir milyon dolar kazandım” diye yazdı Hopkins. Dediğine göre başarısının anahtarı insan psikolojisini iyi biliyor olmasıydı.”

“Alışkanlıklar nörolojik arzular yaratıyor.”

“Starbucks, ülkenin en büyük eğitimcilerinden biri sayılır. Tüm bu çalışanlar yalnızca ilk yıllarında en az elli saatlerini Starbucks sınıflarında, onlarca saatlerini de evde Starbucks kitaplarıyla çalışarak ve kendilerine tayin edilen Starbucks mentörleriyle konuşarak geçirirler. Bu eğitim merkezinde, hayati önem taşıyan bir alışkanlığa yoğun bir odaklanma yer alır: irade alışkanlığına.”

“En önemli alışkanlıklar, değişmeye başladığı zaman diğer paternleri de bozup yeniden yapılandıran alışkanlıklardır.”

“Bütün hayatımız, iyiliğimiz veya kötülüğümüz için sistematik olarak düzenlenmiş ve bizi karşı konulamaz bir şekilde kaderimize doğru taşıyan bir yığın alışkanlıktan ibarettir.”

“İki genç balık yanyana yüzerlerken karşı taraftan yüzerek gelen yaşlı bir balığa rastlamışlar. Yaşlı balık onları başıyla selamlayıp “Günaydın çocuklar. Su nasıl bugün?” diye sormuş. İki genç balık bir süre daha yüzmeye devam etmiş. Sonunda biri başını çevirip öbürüne bakmış ve “Su da neymiş yahu?” demiş.
Su alışkanlıklardır, düşünmeden yaptığımız seçimler ve her gün etrafımızı kuşatan görünmez kararlardır. Ve o görünmez kararları tekrar görünmez hale getirmek için onlara yalnızca bakmamız yeter.”

Keyifle okumanız dileğiyle.


Viewing all articles
Browse latest Browse all 2

Latest Images